YALNIZLIĞA TÜRKÜ YAKMAK
Hasanali Yıldırım
Hem şiddetle arzularız yalnızlığı, hem de ölesiye korkarız ondan. Kaçarız; şeytan kovalıyormuşçasına. Az sonra ona gene güçlü bir hasret besleyebiliriz ama. Ne ki asıl med-cezir, bizde; içimizde seyreder: Bütün kepenklerini kapamak için vargücümüzle debelendiğimiz ruhumuzun derinliklerinde. Her med bize nice pislikler getirirken her cezir bizden birçok iyiyi, güzeli ve doğruyu alıp götürür.
Bir yerde bunca çetrefilli, onca kargacık-burgacık bir tenakuz yumağı varsa orada insan var demektir; ilk bakışta yekpareymiş gibi görünen ama aslen binbir parçadan müteşekkil bir ecza lodası: insan. Kumkuması yahut. Bir el (Bazen bu el kişinin kendisine de ait olabilir.) gelip bu karmakarışık yığını evvelâ tasnif edene, sonra da usûlünce istifleyene kadar her ‘ben’, birbirleriyle çelişen ve birbirine tezat nice arzunun, isteğin, iptilânın, ihtilâcın ve hasretin bir nevi mahkûmu. Kâh bir hissimizin esiriyizdir, kâh öbür endişemizin. Üstelik ekseri bunların hiçbirinin farkına bile varmadan bir ömür tüketiriz. Kendimize malik olduğumuzu zannederiz; hâlbuki bize, içimizdeki bir başka ben maliktir; malik ve hakim. Hiç tanımadığımız.
Kapkara Bir Film Noir
Blast of Silence 1961 tarihli Amerikan yapımı bir film noir. Mevzuu yalnızlık. Kendisine mevzu diye yalnızlığı seçmiş başka bir kara film hatırlıyor musunuz? Demek ki alelâde bir kara filmden değil, bir suç hikâyesi vesilesiyle içine nur sızmayan bir ruha çelimsiz bir ışık tutma teşebbüsünden bahsediyoruz.
Nereden bakarsan bak, tuhaf bir film Sessizliğin Gürültüsü. Tuhaf ve garip. Düşük bütçeli bir iş. Sektöre göre basit bir dolgu mâlzemesi yani. Varlığıyla yokluğu birbirine denk.
Yönetmenliği birkaç televizyon dizisinden ibaret Allen Baron, bu ilk sinema filminin aynı zamanda senaristi. Peter Falk’a teklif ettiği başrol reddedilince naçar kendi filminde oynamak mecburiyetinde kalmış. Demek ki meramını her nevi kaydüşart altında muhakkak ifade etmede iddialı. Başka bir ifadeyle ne yaptığının farkında. (…)