ŞENLİKLİ BİR TİYATRO HATIRASI: DİREKLERARASI

Sedat Akçakoyunluoğlu

“Tiyatro binalarının, sinema salonlarının ve kıraathanelerin önünde, zillerin sesi davul ve boru seslerine karışır; rengârenk kartelalar açılır ve binaların giriş katlarındaki kostümlü görevliler, ‘temaşaperverân’ı birazdan başlayacak gösteriye çağırırdı. Binaların dış cephelerine giydirilen; ‘Darülbedâyi-i Osmanî Sanatkârları’, ‘Ertuğrul Muhsin ve Arkadaşları’, ‘Cemal Sahir Operet Heyeti’ afişleri günlerdir süren şöleni belleklere kazır, İbrahim Paşa Mescidi dükkânlarının revnaklarından ilhamla ‘Direklerarası’ adını alan bu bölgede bir ‘şehrayin’ manzarası oluşurdu.”

Burhan Arpad’ın (1910-1994) bu şekilde hatırladığı Direklerarası, genellikle ramazan eğlenceleriyle, “azınlık aksanıyla” icra edilen kantolarla ve “nerede o eski ramazanlar” yakınmasıyla anılır. Peki gerçek öyle mi?

Direklerarası’nın kültür ve düşünce tarihindeki yerini, tiyatro, sinema ve düşünce hayatımıza katkılarını görmek için bu efsanevi “kültür-sanat” iklimine daha yakından bakalım.

İstanbul Ansiklopedisi, Direklerarası’nı bize şöyle tarif ediyor: “Şehzadebaşı’nda, bugünkü Vezneciler Caddesi’nin Vezneciler ile İbrahim Paşa Mescidinin arasındaki bölümünde oluşan 19. yüzyılın önemli eğlence merkezi. 19. yüzyıla kadar yeniçerilerin gezi yeri.”

Direklerarası, tiyatronun esas rolde olduğu; sinemanın ve edebiyatın da kendine yer bulduğu; kültür adamlarının buluşmalarına ve sohbetlerine ev sahipliği yapan bir kültür ve sanat mekânıdır. Döneminde olduğu kadar önceki yıllarda da bir eğlence bölgesi olarak şehre hizmet ettiği anlaşılan Direklerarası, aynı zamanda sezona ve iklim şartlarına göre değişen “takdim, tanıtma ve davet yöntemlerine” göre belki de bizim ilk sanat festivalimize en azından yarım yüzyıl ev sahipliği yapmıştır.

Direklerarası, Şehzadebaşı / Sébah ve Joaillier Fotoğrafı

 

devamı için ABONE OL