SANAT EĞİTİMİ: TANIM VE KAPSAM
Ömer Adıgüzel
Sanatın eğitim boyutu 19. yüzyılın sonlarında, Avrupa’da daha çok insanın yaşadığı anomi ve kendine yabancılaşmasına karşı bir tür önlem alma hareketi ve bir eğitim bilimi akımı olarak ortaya çıkar. Bu nedenle sanatın eğitsel, kültürel ve toplumsal etkileri kavramın tanım ve öğretiminden daha çok ele alınır.
Günümüzde toplumsal gelişim ve kültürel değişimlerin hızına yetişmek için yeni düşünceler üreten ve bunları insanların gereksinimlerini de karşılayacak ürünlere dönüştürebilen bireylerin yetişmesi gerekmektedir. Sanat eğitimi bu tür bireyleri yetiştirmede en etkili alanlardan biridir. Bu eğitimden geçen çocuk ve ergenlerin yaşamlarında karşılaşacakları yeni durumlara ve olaylara, özerkliklerini kaybetmeden uyum göstermeleri zor olmaz. Bu nedenle sanat eğitimi, buluş yapmaya, yaratıcılığa, özgür çağrışımlara, özgür düşünme biçimlerine ve hızlı değişimlere uyum için uygun bir alandır.
Sanat eğitimi, özellikle ülkemizde anlamı çok açık olmayan bir kavramdır. Sanatın kendisinin mi, yoksa insanın eğitiminin mi amaç olacağı eğitim sisteminde önemli bir sorunu oluşturmaktadır. Sanat eğitimi, farkındalığa ilişkin becerilerin geliştirilmesinde etkilidir.
Toplumsal değişmeler, çeşitli batı toplumlarının eğitim politikaları içinde, sanat eğitimi politikalarını da etkilemiş, durum ve koşullara göre sanat eğitiminde kimi zaman sanatın kendisine ağırlık verilmiş; kimi zaman da eğitsel amaçlar ön plana çıkıp, kişilik gelişimi ve insanın eğitilmesi önem kazanmıştır.
Sanat Eğitimi, daha çok plastik sanatlar kavramı ile ya da zanaatların öğretildiği iş eğitimi ile karıştırılmaktadır. Oysa sanat eğitimi hem sanat odaklı eğitim öğretimi (yani sanatçı yetiştirmeyi) hem de eğitim sürecinden geçen bireyleri her alanda yaratıcılığa yönelten, onlardaki bilgisel ve bilişsel gelişimin yanı sıra duyu ve duyguların da eğitimine yer veren bütüncül bir eğitimi içerir. (…)
