HİKÂYEDEN SAHNEYE…

Seçil Özcan

İlkel insandan günümüze kadar; efsanelerden destanlara, masallardan romana, tiyatro metninden bir filmin senaryosuna malzeme olan hikâye, geçmişten günümüze toplumların oluşumu ve gelişimine tanıklık ederek adeta bir kültür köprüsü olmuştur. İnsanoğlu bu hikâyeleri dinlemiş, etkilenmiş ve kuşaktan kuşağa aktarma ihtiyacı duymuştur. Bu makalede, hikâyenin başlangıcını, senaryonun hikâye ile ilişkiyi nasıl kurduğunu ve bu ilişkinin “metin, söz ve mesaj” arasındaki etkileşimi yönlendirerek nasıl oyuncu ve seyirci ile buluşturduğunu keşfetmeye çalışacağız.

 

Tarih boyunca insan kendini anlatma ve ifade etme ihtiyacı duymuştur. Bu ihtiyacını gerek sözle gerek beden dilini kullanarak gidermeye çalışır. Bu noktada sanatı araç olarak kullanan insanoğlunun hikâye anlatımı ritüellerle başlamıştır. Birçok kaynağa göre ilk insanlar, doğada tek başlarına ve savunmasız olarak yaşamaktaydılar. Vahşi hayvanlara ve zorlu doğa koşullarına karşı kendilerini koruyamamaktan büyük bir korku duyuyorlardı. Hayatta kalabilmek için avlanmak zorundaydılar. Bir gün, avlanarak yiyecek elde eden insan, avlanma ve işleme sürecini ateşin etrafındaki topluluğa anlattı. Bu topluluk, bedeninin ve sesinin en ilkel hâliyle dinlediği ve seyrettiği bu anlatıcıya odaklandı. O, aynı zamanda ilk hikâye anlatıcısıydı ve bu şekilde hikâye anlatımı insanlık tarihindeki ilk adımlarını atmış oldu. Peki, hikâye anlatıcılığı nedir ve kimler hikâye anlatıcısıdır?

 

Bu temel hikâye anlatıcılığı özelliği, tiyatro sanatında da önemli bir rol oynar. Tiyatro, hikâyelerin sahnelenmesi için bir platform sağlar ve bu platformda senaryo, hikâyenin taşınmasını ve seyirciye aktarılmasını gerçekleştirir. Birçok dilde ve kültürde karşımıza çıkan hikâye anlatıcısı genellikle performer, historien, storyteller, aktör, âşık, ozan, şaman, hakiya, hukad, rapsod, meddah gibi kelimelerle eş anlamlı karşılıkları bulur. Bu eş anlamın tersine sunumun çeşidine göre anlatım şekil ve yöntemleri kültürden kültüre farklılık göstermektedir. Öncelikle seçilmiş bir sözü canlandıran ya da aktaran hikâye anlatıcısı, özel bir yetenek olan taklit etme, şarkı söyleme, dans etme yetisine ve pratik bir zekaya sahip olan kişidir. Hikâye anlatıcılığı eski Türklerde yaygın olarak görülen bir türdür. Şamanist inanışların ve göksel dinlerin mitlerini içinde barındırır. Şaman da bir hikâye anlatıcısıdır. (…)

 

devamı için ABONE OL