DEKORUN ÖTEKİ HÂLİ: SİNEMASAL MEKÂN VE ARZU NESNESİ
yazar
2. Dünya Savaşı sonrası yıkıma uğrayan Almanya’da hayat durmuş, mağlubiyetin ve yıkımın getirdiği utançla insanlar başları önde yürür hâle gelmişlerdi. Yukarı bakmak, gökyüzünden yağan bombaların korkusu ve dehşeti ile unutulmuştu. Zero akımının öncü sanatçısı Otto Piene, “Sanat sıfırdan başlamalı” mottosu ile yola çıkmış ve insanları tekrar gökyüzü ile barıştırmanın formülünü sanat üzerinden aramaya karar vermişti. Ona göre gökyüzü, insanlığın sanatsal hazzı yakalayabileceği en büyük ve en doğal çerçeveydi. Bugün “şişme objeler” olarak tanımlanan “gökyüzü balesi” adını verdiği deneysel ve deneyimsel projesini hayata geçirdi. Sıfırdan başlamanın yolu gökyüzü ile barışmaktan geçiyordu.
Otto Piene’nın yaptığı helyum balonları, günümüzde, yol kenarı lokantaların sıcak çorba daveti yapan sempatik tabelaları (“gel gel” balonları) olarak karşımıza çıkıyor. Yüksek fikirlerin günlük hayata adapte olması -bir anlamda kitschleşme- ve düşük anlamlar kazanarak yeniden üretilmesi, hayatın doğasının ve toplumsal entropinin kaçınılmaz sonuçlarından biri.
İnsanlığın tecrübesi, sanat üretimlerinde eklektik olarak özetlenerek seyirci karşında, konserve bir biçimde sürekli olarak yeniden sunuluyor. Bu süreğen sunumun en çok tüketilen formu ise kendisini kısa videoların acımasız yükselişine teslim etmek üzere olan sinemada vücut buluyor.