ÇAĞDAŞ TİYATRODA METİN ÜZERİNE

Tülin Sağlam

Bir oyunun sahnelenmesi için gerekli olan sözleri içeren yazılı metin anlamındaki tiyatro metninin merkezî konumu, 20. yüzyılın başlarında, özellikle tarihsel avangartlarla birlikte tartışılır bir hâle gelmiştir. Burjuva toplumunda geliştiği şekliyle, sanata yönelttiği oklarıyla, gelenekten radikal bir kopuş sergileyen avangart hareketlerin hiyerarşik düzene itirazları, tiyatroda da karşılığını bulmuş ve yazarlık, yönetmenlik, oyunculuk, dekor, kostüm, ışık, ses tasarımı, görsel sanatlar, edebiyat, film, video, müzik, gibi birçok sanat formunu kapsayan tiyatroda yazılı metnin merkezî konumu sarsılmıştır. Çağın hızlı ve baş döndürücü gelişmeleri, büyük savaşlar ve kapitalizmin insan yaşamı üzerindeki yıkıcı etkileri, malzemenin bir bütün olarak ele alındığı, eserin tüm parçaları arasında bir uyum ve denge gözeten biçimlerle ifade edilemez olmuştur. Bir bütün olarak kavranmakta zorluk çekilen gerçeklik parçalara ayrılmış, tiyatroda da aralarındaki hiyerarşinin yıkıldığı ve yan yana gelen bileşenleri ile Aristo’dan beri var olan organik bütünlük fikrini parçalamıştır..

Tiyatro metni ve sahnede, “tüm unsurların yazılı metnin anlamını ortaya çıkarmak üzere örgütlenmesi” düşüncesinin aşılmasıyla metnin klasik yapısı bozulmuş, artık birlikli, bütünlüklü, belli bir düşünceyi taşıyan, kapalı bir yapı değil, tersine; parçalı, doğrusal olmayan, farklı anlamlara açık, seyircisini anlamın tamamlayıcısı olarak konumlandıran çoklu yapı öne çıkmıştır. Kurgu olduğunu saklamayan, tersine vurgulayan, kendi üzerine düşünen, kendi yapım sürecini öne çıkaran üretimlerle tiyatralleşen metin yazımı ve sahneleme, çağdaş tiyatroda gösterim metinlerinin yazımına da olanak tanımıştır.

(…)

 

devamı için ABONE OL