AKADEMİK EĞİTİM YA DA “İYİ NİYET TAŞLARIYLA DÖŞELİ YOL”

-Türk Tiyatrosunda Profesyonel Rejisörler-

Ç. Umut Tanyolu

 

Profesyonellik, bir mesleğin bilgiye dayalı olarak, etik kurallara, sorumluluk bilincine ve kalite standartlarına uygun şekilde, icra edilmesi anlayışıdır. Bir meslekte profesyonel olmak bu bilgi ve becerileri kazanmayı gerektirir. Geçmişte farklı yöntemlerle uygulanan mesleki eğitim, günümüzde disipline edilmiş akademik bir yapı altında sürdürülmektedir.

Bir mesleği akademik ve disiplinli bir yapı içinde öğrenmek yerine, deneme-yanılma yoluyla profesyonelleşmeye çalışmak uzun zaman alan ve birçok olumsuz sonuca yol açan bir yöntemdir. Günümüzde ise bu yöntemin çoğu alanda geçerliliği kalmamıştır. Ayrıca, hukuki düzenlemeler birçok alanda bu yöntemin önüne engeller koymuştur. (Danıştay, aldığı bir kararda, mesleki unvan gerektiren kadrolara yapılan atamalarda, ilgili kadro ile aynı adı taşıyan en az dört yıllık bir lisans eğitiminin tamamlanmış olması gerektiğine hükmetmiştir. Yapılan yüksek lisans ya da daha üzeri akademik çalışmalar mesleki unvan sağlamaları açısından kabul edilmemektedir.)

Modern Türk Tiyatrosu, akademik eğitim alanında atılan önemli adımlarla gelişmiş ve devlet ile toplumun desteğiyle ivme kazanmıştır. Konservatuvar kimliği bir süre sonra tiyatroya dönüşen Darülbedayi, Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi ve daha sonra Hacettepe Üniversitesi bünyesine alınan Devlet Konservatuvarı, modern Türk tiyatrosunun ihtiyaç duyduğu sanatçıları yetiştirmek amacıyla kurulan ilk ve önemli kurumlardandır.

Bu önemli adımları takip eden ve ülkemizde rejisörlük alanında ilk lisans eğitimini veren kurum ise Bilkent Üniversitesi olmuştur. Bu bölüm Prof. Cüneyt Gökçer tarafından önemli bir uzmanlık alanındaki profesyonel açığını kapatmak için kurulmuştur. Gökçer, Modern Türk Tiyatrosu’nun gelişmesi ve uluslararası alanda etkisini artırması için Türk yönetmenlerin yetiştirilmesinin önemli olduğunu düşünerek yıllar önce bu alanda ilk adımı atmıştır. (…)

devamı için ABONE OL