SİNAN PEKİNTON İLE TİYATRO VE OYUNCULUK ÜZERİNE

Mehmet Selim Özban

Oyuncu, yönetmen, seslendirme sanatçısı ve eğitmen Sinan Pekinton ile 1 Mart 2024 tarihinde KSound Stüdyolarında gerçekleştirdiğimiz röportajın videosunu buradan izleyebilirsiniz.

* * *

Hayatı algılayışınıza dair hatırladığınız en eski görüntü nedir? Hatırladığınız ilk sorunuz, ilk cümleniz nedir?

Çocukluğumda beni çok etkileyen kavram “anne”ydi. Annemle babam ayrılmıştı. “Annem nerede?” sorusu hayatımda bir dönüm noktası oldu diyebilirim. Konuya biraz dramatik girdim ama …Orada sorduğum sorular belki mesleğimde başarılı olmama neden oldu. Çünkü kendime çok soru sormaya başladım. Bu da beni başka bir bakış açısına yöneltti.

Hayalleriniz, hedefleriniz nelerdi? Hangilerine ulaştınız, hangilerine ulaşmaya çalışıyorsunuz?

Bu soru mesleki anlamdaysa; oyunculuk gibi bir hayalim yoktu. Doktor olma gibi bir hayalim vardı. Onun için çok çalıştım ama maalesef gerçek anlamda bu hedefe ulaşamadım. Ancak mesleğim sayesinde, bir tiyatro oyuncusu olarak birkaç kez sahnede doktor oldum. Belki böylece içimde oluşan o hasreti bir nebze olsun giderdim. İlkokuldan lise son sınıfa kadar birlikte okuduğum çok yakın bir arkadaşım vardı. Üniversiteye aynı dönemde birlikte hazırlandık. O, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandı. Ben 3 ya da 4 puanla kaçırdım ve tek tercihimdi. Dolayısıyla giremedim. Ama onunla gizli gizli Tıp Fakültesinde, amfi derslerine girdim. Yani öyle bir hasretim, öyle bir hayalim vardı ama gerçekleştiremedim. Bu da bir dönüm noktasıydı benim için. Sonra oyunculuk kapısı açıldı önümde. Oyunculuk bu anlamda birçok kapıyı açıyor önünüzde. Ben de bu hayallerimden biri olan doktorluğu oyunculuk hayatında gerçekleştirdim.

Konservatuardan başlayarak en çok şey öğrendiğiniz hocalarınız ya da ustalarınız kimlerdi?

Onlar çok önemli insanlardı. Beni ilkin zaten tiyatroya, konservatuvara yönlendiren rahmetli Mahir Canova’dır. Kendisi aile dostumuzdu, babamın yakın arkadaşıydı. Beni de çocukluğumdan beri bildiği için… Hatta öğrencilik yıllarımda fizikçi olacağımı söylerdi. “Hayır Mahir amca, ben doktor olacağım.” derdim. Sonra işte, kazanamadığım yıl herhalde, “Senin sesin ne kadar güzel oldu, niye tiyatroyu denemiyorsun?” dedi. Hiç öyle bir hayalim, düşüncem yoktu. “Al şu parçaları çalış, hazırlan, sınava gir.” dedi. Dediğini yaptım ve sınavı kazandım. Tabii diğer büyük usta Cüneyt Gökçer’in öğrenciliğini yapma onuruna erdim. Hep rahmetle anıyoruz onları… Bozkurt Kuruç, Semih Sergen, Ecder Akışık, Asuman Korad hocalarımdı. Her şeyi ama her şeyi onlar öğretti bize. Yani onların sayesinde…

devamı için ABONE OL