ROBERTA SECCHI İLE TEATRO LA MADRUGADA ÜZERİNE

Röportaj: Füsun Ataman

[Çeviri: Deniz Ataman, Fotoğraflar: Diego Cantore]

 

“Devlet Tiyatroları, İstanbul 3. Uluslararası Kadın Oyun Yazarları Tiyatro Festivali’ne İtalya’dan konuk olan Teatro la Madrugada topluluğundan Roberta Secchi ile festival izlenimleri ve oyunları hakkında kısa bir röportaj yaptık. Milano’da çalışmalarını yürüten topluluk, Eugenio Barba ve Jerzy Grotowski’nin izinde yürüttükleri çalışmaları ile minimalist bir tiyatro anlayışını benimsemesi ile dikkat çekiyor ve kadın sorunlarına eğiliyor.

* * * 

Festival hakkındaki izlenimleriniz nelerdir? 

Kusursuz organizasyondan çok olumlu etkilendik, festival çalışanları mükemmel bir konukseverlik ve yardımseverlikle bizi ağırladı, performansımızı sergilediğimiz tiyatro binası da aynı derecede güzeldi. Otelimiz, tiyatroya yürüme mesafesindeydi, böylece prova ve gösteriden önce bütün günümüzü dinlenmeye ayırabildik. Festival broşürü çok geniş kapsamlı ve yüksek kalitede hazırlanmıştı. Kaldığımız süre boyunca aldığımız destekler mükemmeldi ve herkes çok cana yakındı, gerçekten de bizleri birleştiren ortak Akdenizli köklerimizi hissettik. Roberta bizim gösterimizden önceki gün bir oyun izledi ve her şeyin yüksek kalitesinden çok etkilendiğini söyledi: oyunculuk, sahne tasarımı, ışıklar… Ayrıca hem kendi gösterimiz hem de diğer oyunlar esnasında salonun tam kapasite dolu olduğunu gördük. Bu da bize festivalin ne denli saygın bir festival olduğunu ve ne çok insanı sahneye çekebildiğini göstermiş oldu.

Sergilediğiniz oyunun serüveni nasıl başladı, anlatabilir misiniz? Amacınız, beklentileriniz ya da çıkış noktanız neydi?..

Metin yazma, fiziksel bir performans sergileme ve oyunculuk üzerine çoktandır çalışıyorduk, ayrıca Djuna Barnes gibi tanışmış biriyle çalışabildiğimiz için çok şanslıydık. Kendisi gazeteci Nicoletta Sipos ile 1892’de New York’ta söyleşi yapmıştı.  Karşılaşmamız tamamıyla tesadüf eseri gerçekleşti.

Nicoletta, Roberta’ya hangi konu üzerinde çalıştığını sorduğunda, Roberta pek çok insandan aldığı yanıtı bir kez daha duyacağını düşünmüş; “Djuna Barnes da kim? Adını bile duymadım.” Ama Nicolette şöyle demiş; “Gerçekten mi? Ölmeden önce onunla söyleşi yapmış olan son kişi benim.” Böylece Nicoletta ile görüşmeler yaptık. Djuna ile yaptığı söyleşinin orijinal kopyasını bize verdi. İşte oyunumuzun hikâyesi de böyle başlamış oldu. (…)

devamı için ABONE OL