METİNDEN NOTAYA, NOTADAN MANAYA

İlke Ulaş Kuvanç

İncil “Önce söz vardı” diye başlar. Hz. Muhammed’e gelen ilk vahiy “Oku!”dur. Benzer örnekleri Hinduizm’in Veda’ları veya Budizmin Tripitaka’sı gibi başka inanç kaynaklarında da görmek mümkün. İncil’deki “Önce söz vardı” cümlesi “ve söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı” diye devam eder. Kur’an-ı Kerim, Allah’ın yarattıklarının her birini bir ayet olarak tanımlar ve tüm kâinatı böyle okumamız gerektiğini anlatır.

“Sözlü anlatım”, insanı diğer tüm canlılardan ayıran, başka bir ifade ile insanı insan yapan temel olgu olarak kutsal metinlerde de bu şekilde ifade edilmiş. Dolayısıyla insanın başlangıçtan, gideceği noktaya yürüyeceği yol, bu yolun sınırları ve anlamı “söz” olgusu ve bu sözü “okumak” ile kılavuzlandırılmıştır. Tüm mana dünyasının derinliklerini, adeta sihirli bir şekilde ifade edebilmenin gücü, sözü okunabilir hâle getiren “metin”de saklı…

Okunabilir olmak, aktarılabilir ve sonrasında anlaşılabilir olmakla devam eder. Metnin incelikli özellikleri geliştikçe, metin aktarılabilirlikten, anlaşılabilirliğe doğru güçlenerek ilerler ve “mana” taşıma becerisi artar. Müziğin aktarılabilirliğini sağlayan nota da aynı yoldan geçmiştir. Nota da, müziğin “oku”nabilirliğini, dolayısıyla aktarılabilirliğini ve anlaşılabilirliğini mümkün kılar.

(…)

 

devamı için ABONE OL