İKİNCİ MERHABA

Dinçer Ateş

İlk sayımıza gösterdiğiniz ilgi ve eleştirel dönüşleriniz için teşekkür ederiz. Hepsi bizim için çok değerli. Eksik olmayın. (Elinizdeki dergiyi bu duyarlılığımızın ve çabamızın göstergesi olarak okuyabilirsiniz.)

Bu dergiyle; ülkemizde, sahne sanatları alanında “ortak bir platform” oluşturmak istediğimizi belirtmiş, eli kalem tutan ilgilileri katkı vermeye çağırmıştık. Çağrımıza yanıt vererek ikinci sayımıza yazı gönderenlere ve abone olan okuyucularımıza içtenlikle teşekkür etmek istiyorum. Bir dergi ancak bunlarla yaşayabilir.

Bu sayımızın dosya konusu “Sahne Tasarımı”. Tasarımcılar ve uygulayıcılar arasında iş barışı ve uyum gereksinimine dikkat çekmek istiyorum. Ancak sahne tasarımcısının eğitimi ve kreatif yetenekleri ile uygulayıcıların ustaca emekleri ve deneyimleri bütünleştiğinde iyi işler ortaya çıkıyor. Doğal olarak önce hayal etmek geliyor. Fakat iyi uygulayıcılar olmadan, bu tek başına yeterli değil. (Bu not profesyonellere…)

Bir başka yakın paydaş ise “ışık”.  Çünkü; üretilen mekânı gösterme eylemini, ışık tasarımını hesaba katmadan düşünmek mümkün değil. Kimi zaman ayrı uzmanlıklar gibi düşünülen bu iki unsur, aslında doğrudan ilintililer. (Bu not özellikle amatör tiyatrolara…)

Klasik dekorun gerçeğe yakınlığının, izleyicinin ve rejinin işini kolaylaştırdığını kabul ediyorum. Taşıması ve kurması zor olsa da geleneksel dekor böyle bir avantaja sahip. Bu nedenle turnelere giderken dekor için bir kamyon (ya da tır) bize eşlik ederdi. Fakat göstergebilim, izleyiciyi “pasif” konumundan çıkardı ve onu “eksiltileri tamamlayan” bir “paydaş muhatap” hâline getirdi. O artık birikimiyle, zihniyle ve hayal gücüyle bize katılan bir çeşit “okuyucu şair”. Oyunun özelliğine göre değişmekle birlikte, göstergebilimin olanakları bize yeni pencereler açabilir. Üstelik nitelikli seyirci, -çoğu kez- mermer sütunlar arasına döşenmiş bayındır bir yoldan yürümek yerine, tutarlı göstergelerle döşenmiş adım taşlarında zıplamayı daha zevkli bulabilir. Tabii dozunu kaçırmadığımız sürece… Bu nedenle göstergeler imparatoru Roland Barthes’e ve ardıllarına atıf yapmak yerinde olacak.

Diğer yandan dijital teknolojiler, dekor alanına yeni bir soluk getirmeye başladı. Hareket edebiliyor, hatta etkileşime girebiliyorlar. Video mapping yöntemi, DALL-E, Midjourney gibi yapay zekâ uygulamalarıyla yabana atılmayacak, ilginç işler ortaya çıkıyor. Bunu göstergebilimle, hatta geleneksel anlayışla birlikte düşündüğümüzde sentezler, korelasyonlar sonsuzlaşıyor. İlk sayıda söylediğimiz gibi, “Temalar, hikâyeler eskiden geliyor fakat onları anlatma, gösterme biçimleri yenileniyor”. İlgilisi için buraya küçük bir örnek bırakıyorum.

Son olarak; ülkemizin yetiştirdiği en yetenekli sahne tasarımcılarından biri olan Ali Cem Köroğlu’nu, yakın zamanda kaybettiğimiz Can Gürzap’ı ve Ayla Algan’ı rahmetle anmak istiyorum. Büyük kayıplar… Ruhları şad olsun.

Bir sonraki sayımızın dosya konusu “Senaryo” olacak. Hikâyeden imgeye; sahne sanatlarıyla “metin/ söz/ mesaj” arasındaki ilişkiyi çok boyutlu olarak değerlendirmeye çalışacağız.

Çağrımızı yeniliyor; dosya konusuyla ilgili yazılarınızı, dikkat çekmek istediğiniz diğer alanlardaki ürünlerinizi ve kayda değer oyunlarla ilgili eleştirilerinizi 1 Mart 2024 tarihine kadar bekliyoruz.

Dergiye sitemizden abone olabilirsiniz: dergi.krom.com.tr

Keyifli okumalar…

 

 

 ABONE OL