EN ÇOK HANGİ SEYİRCİDEN ÇEKİNİRSİN?
Funda Mete
Bu soru deneyimli oyunculara ve hatta yönetmenlere sorulduğunda pek çoğu “çocuk seyirci” diye yanıtlar. Çocuk seyirci, toplumun onlara ileride dayatacağı maskelere, etiketlere hiç aşina olmayan hâlleri, filtresiz, otosansürsüz yorumları ile tiyatronun en keskin, en acımasız, en komik, en tatlı eleştirmenleridir. Merak etmelerini, kızmalarını, gülmelerini oyun oynanırken yüksek sesle dile getirecek kadar katılımcı, oyun ilgisini çekmediğinde ise sıkıldığını söyleyecek ve salonun içinde koşturacak kadar pervasızdırlar. Meslek hayatım boyunca yolum pek çok çocuk oyunu ile kesişti. Oyuncu, yönetmen, çocuk tiyatroları festivali koordinatörü veya seyirci olarak. Severek dâhil olduğum tüm aşamalarda oyuncusu olduğum bir oyun bana gerçekten neden tiyatro yapmak istediğimi, tiyatro ile ne çok insanın hayatına dokunabileceğimizi yeniden hatırlatmıştır. Sevim Ak’ın yazdığı Servet Aybar’ın sahneye uyarladığı Horoz Adam ve Korsan, işitme engelli bir çocuğun büyüme ve kendini gerçekleştirme hikâyesi. Tıpkı kitabında olduğu gibi tiyatro oyununda da hem çocuklar hem onlarla tiyatroya gelen aile büyükleri keyif alıyor ve etkileniyorlardı. Ama bizler için en unutulmaz seyirci; İşitme Engelliler Okulu’ndan gelen çocuk seyircilerimiz, aileleri ve öğretmenleriydi. Oyunda işaret dili ile oynadığımız yerlerdeki sessiz alkışlar, finalde hem bizim hem seyircinin gözyaşları ile birbirimize bakışmamız… Tiyatro sahnesinde olmaktan, oyunculuk yapmaktan gurur duyduğum, kendimi gerçekten işe yarar hissettiğim, kıymetli, özel anlardandı benim için. Umarım her oyuncu en az bir kez gururla, mutlulukla sahneye çıkacağı bir çocuk oyunu ile karşılaşır.