BEŞİNCİ MERHABA

Dinçer Ateş

 

Kafesin biri, kendine bir kuş aramaya çıktı.
— F. Kafka

 

İkinci yılımızın ilk sayısında “seyirci”yi konuşuyoruz. Sahne bütününün son bileşenini, hayatta hepimizin olduğu şeyi…

Söz, muhataba göre değişiyor. Yani muhatap sadece duyan değil, eyleyen de oluyor. Işık, renk, bütün görüntüler ve müzik için de öyle… Acaba seyirci, -beklentileri, dönütleri ve davranışlarıyla- seyir eylemini oluşturan öznelerden biri midir?

Sahnelemenin amacı nedir? Seyirciyi arındırmak, ona öğretmek, ondan ideal bir toplum inşa etmek mi? Onu eğlendirmek, ona iyi vakit geçirtmek, onun daha çok bilet almasını sağlamak mı? Yoksa onu “seyreden sanatçı” kabul edip onunla karşılıklı etkileşim içinde deneyimler yaşamak mı?

Seyircinin ödevi seyretmek ve alkışlamak mıdır? Yoksa katılmak, karşılıklı etkileşmek ve eleştirmek mi?

Seyirci homojen bir topluluk mudur, yoksa her biri seyre birden çok anlam kazandıran bireyler midir? Sahne onun biricikliğinin farkında mıdır, yoksa onu bir vasatın parçası olarak mı algılamaktadır?

Diğer yandan seyir eylemi, sosyal bir birlikteliğe işaret ediyor. Seyirci, sahnenin onu etkilemesini, yenilemesini, geliştirmesini, ona yeni düşünüşler, duygular, iyilik ve estetik katmasını da talep ediyor. Tarih; -diğer sanatlar, bilim ve felsefeyle birlikte- sahnenin de uygarlığın bir paydaşı olduğunu söylüyor. Sahne, bugün de bu itkiyi taşıyor mu?

Seyircinin evrimi sahnenin evrimine paralel mi seyrediyor? Zannedildiği gibi arkadan mı geliyor, yoksa önden mi gidiyor? Klasik anlayış onu nasıl görüyor, İkinci Dünya Savaşı sonrasında seyirci nasıl algılanıyor, bugün sahneleyenler için seyirci ne ifade ediyor?

Seyirci, yaygın (popüler) talepleriyle, sahneyi gündelik tüketim vasatı hâline getirebilecek bir kaygı alanı mıdır? Yani sahnenin sanatsal özünü, anlamını, fonksiyonunu, estetiğini yitirmesine neden olabilir mi? Yoksa sahneyi yenileyen, geliştiren, yeni anlatım biçimleri, yeni sanatsal yaklaşımlar, yeni yöntemler üretmesini sağlayan bir imkân mıdır?

Elinizdeki derginin sayfalarında bu ve benzeri sorulara cevaplar aradık. Dilerim okuyucular için ufuk açıcı olur.

Önümüzdeki sayının dosya konusu “sanat eğitimi” olacak. Yazardan oyuncuya, seyirciden eleştirmene sanat eğitiminin ne’üdüğünü ve nereye doğru gittiğini tartışacağız.

Bu konuda ya da sahne sanatlarıyla ilgili diğer konulardaki özgün yazı ve görsellerinizi 15 Şubat 2025 tarihine kadar bekliyoruz. Yazı gön­dermek için buraya tıklamanız ve dosyaları yüklemeniz yeterli.  Dergimizi incelemek, abone olmak için burayı tıklayabilirsiniz.

Keyifli okumalar dilerim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 ABONE OL