SAHNEDEKİ SEYİRCİ MÜZİK SEYİRCİSİNİN DRAMATURJİSİ

İlke Ulaş Kuvanç

 

Tüm sahne sanatlarında olduğu gibi müzikte de seyirci, müzik üretimi ve icrasının en önemli parçalarından biridir. Beethoven gibi ölümü ile klasik dönemi kapatacak kadar önemli bir dâhinin, hele ki 9. Senfoni gibi bir şaheseri ürettiği dönemde, seyircinin onayına ihtiyacı var mıydı? Beethoven’u anlatan filmlerinin en can alıcı sahnesini hatırlarsınız: eserin prömiyerinde, işitme yetisini neredeyse tamamen kaybetmiştir, bu nedenle eserin sonunda alkış sesini duyamayan büyük besteci; kaygı ve heyecanla salona döner ve seyircinin eseri ayakta alkışladığını görür.  9. Senfoni bir şaheserdir ama eser, seyircinin ona yüklediği anlamla toplumsal düzlemde yeniden üretilmiştir. Seyircinin yarattığı dinamiklerin müzik üzerindeki etkisini hesaba katmadan ve toplumsal dinamiklerin etkisi sonucu değişen seyirci profilini vurgulamadan ilerlemek doğru olmayacaktır.

Müzik seyircisi, müziğin sanatsal, ticari ve toplumsal bağlamlarıyla iç içe geçmiş bir oluş sergiler. Müzik türleriyle ilişkilenen dinleme alışkanlıkları, bir yandan estetik deneyimin özerkliğini diğer yandan ise bu deneyimin ticari ve toplumsal belirlenimlerini yansıtır. Bu bağlamda sosyal psikoloji kuramları vurguyu, “üründen” etkileşimde bulunan ve nihayetinde ürünü yeniden yaratan katılımcıların dinamik sürecine kaydırır. (Poloma, 1993: 201)

Goffman’ın Gündelik Yaşamda Benliğin Sunuluşu eserinde vurguladığı yüz yüze etkileşimde; “iki kişinin mevcut fiziksel varlıkları sırasında birbirlerinin hareketleri üzerindeki karşılıklı etkileri” şeklinde tanımlar. Seyirci, açık bir şekilde sanatı ve sanatçıyı etkilemektedir.

Diğer taraftan bir toplumsal durumdaki katılımcıların, toplam etkinlikleri de bir performanstır. Bu performansın aktörleri, bir rutini oynayan kişilerdir. Goffman bu “rutin”i performans sırasında görülen ve belki diğer durumlarda da sergilenecek ya da oynanacak, önceden belirlenmiş eylem kalıbı olarak tanımlar. (Poloma, 1993: 202) Bu performansın iki bölgesi vardır, ön bölge ve sahne arkası. Ön bölge kişinin performansının izleyenlere durumu tanımlamak için düzenli olarak genel ve sabit bir biçimde işleyen bir bölümüdür.

Benliğin “idealleşmiş” görüntüsü; oyuncuların bu ön bölgede “mevcut rutinlerinin, performanslarının ve mevcut izleyicilerle olan ilişkilerinin, onlara, özel ve önemli olduğu izlenimini” verme eğilimleri olarak karşımıza çıkar. (…)

devamı için ABONE OL