SEYİRCİYİ UYANDIRMAK: KAPİTALİST İLLÜZYONA KARŞI BRECHT 

Ebru Melis Tumbul 

Yirminci yüzyılın ilk yarısı, kapitalist ekonominin krizleri, yükselen faşizm ve işçi sınıfı mücadelesiyle derin bir tarihsel kırılmaya sahne olmuştur. Bu süreçte sanat, yalnızca estetik bir alan değil, aynı zamanda ideolojik çatışmaların görünür kılındığı bir mücadele zeminine dönüşmüştür. İşte bu koşullar altında Bertolt Brecht’in geliştirdiği epik tiyatro, kapitalist ideolojinin sahnedeki temsil biçimlerine karşı radikal bir karşı duruş olarak ortaya çıkar.
Kapitalist ideoloji, sanatı ve özellikle tiyatroyu “edilgen bir haz” alanına dönüştürerek seyircinin toplumsal gerçeklikten kopmasını sağlar. Aristotelesçi dramatik tiyatro geleneği, seyircinin katharsis yoluyla duygusal boşalım yaşamasını teşvik eder; bu da mevcut düzenin sorgulanmadan içselleştirilmesine yol açar. Brecht’e göre bu dramatik yapı, kapitalist üretim ilişkilerinin yeniden üretilmesinde işlevseldir. Oysa epik tiyatro, seyircinin edilgen değil, düşünen ve eleştiren bir özneye dönüşmesini hedefler.
Brecht’in tiyatrosu, tam da bu nedenle estetik bir biçim olmanın ötesinde ideolojik bir müdahaledir. Kapitalist ideolojinin görünmez kıldığı yapıları sahne üzerinde görünür kılmak, “doğal” ve “kaçınılmaz” gibi sunulan toplumsal ilişkilerin aslında tarihsel ve değiştirilebilir olduğunu göstermek, epik tiyatronun temel işlevlerinden biridir. Yabancılaştırma (Verfremdungseffekt) tekniği, bu ideolojik mücadelede en önemli araçtır: Seyirciyi büyülemek yerine mesafeye davet ederek sahnedeki olayları düşünsel bir düzleme taşır.
Kapitalist ideoloji, yalnızca ekonomik üretim ilişkilerinde değil, aynı zamanda kültürel üretim biçimlerinde de kendini görünmez kılar. Tiyatro, bu görünmezliğin en güçlü araçlarından biridir. Dramatik tiyatro, olayları kesintisiz bir illüzyon içerisinde sunarak seyircide “doğal bir akış” hissi yaratır. Bu akış, toplumsal düzenin de doğal ve değişmez olduğu yanılsamasını pekiştirir. Seyirci, katharsis yoluyla duygusal bir boşalma yaşar; fakat sahneden çıktığında mevcut düzeni değiştirmek yerine onu kabullenmiş olur. (…) 

devamı için ABONE OL