MEKÂNIN İKTİDARI: SAHNE TASARIMI VE SEYİRCİ KONUMLANIŞININ İDEOLOJİK KODLARI

Hakkı Yüksel

Sahne, bir “oyun alanı”ndan çok; bedenlerin, bakışların ve iktidarın kesiştiği maddi bir ideoloji tezgâhıdır. Antik Yunan’dan dijital uzama bu evrim, salt mimari bir değişim değildir. Bu, aynı zamanda toplumsal tahakküm ve özneleştirme biçimlerinin görünmez elidir. Sahne tasarımı ve seyirci konumlandırma stratejileri, estetik kaygıların ötesinde; toplumsal hiyerarşilerin, kontrolün ve ideolojinin fizikselleşmiş hâlidir. Sahne mekânının bilinçli veya bilinç dışı bir şekilde nasıl bir iktidar aygıtına dönüştüğünü anlayabilmek için seyirciyi “özne” (aktif katılımcı) veya “nesne” (pasif alıcı) konumuna yerleştiren mekânsal pratikler üzerine çözümlemeler yapmak gerekir. Bu yazımla, Foucault’nun “panoptikon”undan Debord’un “gösteri toplumu”na uzanan teorik zemin üzerinde, mekânın nasıl görülmeyen bir tahakküm dili konuştuğunu göstermeyi amaçlıyorum.

Proscenium Sahne: Tek Bakışın Mutlakiyeti ve Hiyerarşinin Taçlandırılması

16. yüzyıl İtalyan Rönesansı’nın bir armağanı olan proscenium (çerçeve sahne), sahne-izleyici ilişkisinde radikal bir dönüşümü temsil eder. Bu mimari düzen; seyirciyi, “gören” mutlak özne, sanatçıyı ve sahne üzerindeki her şeyiyse “gösterilen” nesne konumuna sabitler. Bu tek yönlü bakış, Walter Benjamin’in aura kavramını çağrıştırır; sahne, ulaşılmaz, kutsal bir sunak, seyirciyse bu ritüelin sessiz müridi hâline gelir. Ancak bu düzenin asıl gücü, izleyici kitlesinin içindeki katı hiyerarşide yatar.

 

  1. Mimarinin Sınıfsal Grameri

Paris Operası, bu hiyerarşinin en görkemli örneğidir. Parter (zemin kat), orta sınıfın kalabalığına ev sahipliği yaparken yükselen balkon katları, yükseklik arttıkça artan bir toplumsal statüyü simgeler. En tepede, tüm sahneyi kuşbakışı gözetleyen imparator locası, fiziksel konumlandırmayı mutlak iktidar alegorisine dönüştürür. Bu loca, Foucault’nun panoptikon analizinin mükemmel tezahürüdür. Gözetleyen (imparator), görünmezliğin gücüyle her an gözetlenebilir olduğu hissini yaratır (sahnedekiler ve diğer seyirciler için). Bu katmanlı düzen (balkon-loge-parter), burjuvazinin yükselişiyle şekillenen toplumsal tabakalaşmanın fiziksel ve sembolik bir haritasıdır. Koltukların konforu, locanın mahremiyeti, manzaranın açıklığı, her biri servet ve statünün mimari karşılığıdır.  (…)

 

devamı için ABONE OL