OYUN YAZARLIĞIMIZ VE ULUSAL TİYATROMUZUN BATILILAŞMA İDEASI EKSENİNDE GELİŞİMİ VE BİR DÖNÜM NOKTASI: TANZİMAT DÖNEMİ

Füsun Ataman

Türk Tiyatrosu açısından Batılılaşma hareketi, çok önemli bir dönüm noktasıdır, çünkü yazılı geleneğin miladı sayılan Tanzimat’ın ilanıyla birlikte, Batılılaşma ideasının devlet ideolojisi olarak benimsendiği resmiyet kazanmıştır. Böylece Türk tiyatrosu Batılılaşma öncesi (sözlü evre) ve Batılılaşma sonrası (yazılı evre) olarak iki ana dönemde incelenmeye başlamıştır (And, 1983).  Geleneksel türlerin evrimine tanıklık eden Batılaşma öncesi dönemde, söze dayalı halk tiyatrosu geleneğinin uzantısı olan üç önemli tür olan meddah, Karagöz ve orta oyunu, tiyatromuzun asal formları olarak gelişmiştir. Batılılaşma sonrası yazılı evre ise, Tanzimat (1839-1908), Meşrutiyet (1908-1923) ve Cumhuriyet (1923 sonrası) dönemleri olmak üzere, siyasi tarihin dönemeçlerine koşut bir gelişim süreci izlemiştir. Günümüze gelindiğinde, gelenekselle modernin sentezine dayanan bir yazınsal geleneğe kavuşan tiyatro yazarlığımızla, ulusal tiyatromuz da kendi sesini bulabilmiş, Batılılaşma ideasının etrafına eklenen yeni düşünsel hedefler ve arayışlarla bugünün çeşitlilik ve birikimine ulaşmıştır.

Tiyatromuzun Batılılaşma ile yaşadığı değişim süreci, model alınan Avrupa ülkelerinin ulusal tiyatrolarının geçirdiği evrim süreciyle benzeşir. Çünkü tarih boyunca devlet desteğine ihtiyaç duyan sanatların başında gelen tiyatro, devletlerin ideolojik seçimlerinden doğrudan etkilenmiş, Türk tiyatrosunun evreleri de bu doğrultuda değişim göstermiştir. Avrupa ülkelerinde ulusal tiyatroların gelişimine milat olan Rönesans döneminde, güçlü krallık ülküsü, hümanist düşünce ve laik anlayış, aristokrasinin benimsediği ve sarayın sahip çıktığı ideolojik zemini belirlemiştir. İngiltere’de Shakespeare ve çağdaşlarının yetiştiği Elizabeth dönemi tiyatrosu, İspanya’da Cervantes, Calderon de La Barca, Lope de Vega gibi yazarlarla taçlanan Altın Çağ tiyatrosu ve Fransa’da Racine, Corneille ve Moliere’in eserleriyle şekillenen Klasik akım, bu güçlü düşünsel temel üzerinde şekillenmiş, böylece de tiyatro tarihinin en parlak dönemleri yaşanmıştır. (…)

 

devamı için ABONE OL