AST’NİN 60 YILI AŞKIN YOLCULUĞUNU ÇAĞLAR DENİZ İLE KONUŞTUK: “TİYATRODA ESTETİK VE İDEOLOJİ”
Röportaj: Funda Mete – Dinçer Ateş
Sanatın ideoloji ile ilişkisini irdelediğimiz bu sayıda tiyatronun estetik bir sanat olmanın ötesinde toplumsal ve ideolojik bir işlev üstlenmesini ele almak istedik. Türkiye’de tiyatronun en köklü yapılarından biri olan Ankara Sanat Tiyatrosu (AST), 1963’ten bu yana muhalif çizgisiyle bu işlevin altını çizen bir duruş sergiliyor. AST, yalnızca sahnelediği oyunlarla değil, aynı zamanda tiyatroya yüklediği düşünsel sorumlulukla da öne çıkıyor; seyircisini estetik bir deneyimin yanı sıra ideolojik ve entelektüel bir karşılaşmaya davet ediyor.
Ankara Sanat Tiyatrosu’nun yarım yüzyılı aşan yolculuğunu, sanatın toplumsal dönüşümdeki işlevini ve yeni sezona dair repertuvarını AST adına Çağlar Deniz ile konuştuk. Sanatın ideolojiyle kurduğu bağa, muhalif tiyatronun bugünkü anlamına ve AST’nin geleceğe dönük hedeflerine dair kendisiyle yaptığımız röportajı sunuyoruz.
* * *
Sanat çoğu zaman gündelik politikayla karıştırılsa da aslında daha geniş bir düşünce ve ideoloji alanında konumlanıyor. Sizce tiyatro sanatında ideolojinin yeri ve işlevi nedir?
Tiyatro sanatı gündelik politikalardan, ideolojik alanlardan beslenen ve bunu yaparken de estetik bir yaklaşımla siyasal olduğu kadar toplumsal ve kültürel bir ifade aracıdır.
Herhangi bir tiyatro isterse kendini egemen ideoloji ya da iktidarı destekleyici biçimde gösterebilir ama kendini uzun süre bu biçimde var etme şansı yoktur. Tiyatro her anlamıyla, her alanıyla eleştirel ve ideolojik olmak durumundadır. Toplumsal çürümenin karşısında sınıf bilincini aşılamak ve toplumsal bir aydınlanma için estetik ve politik tiyatronun rolü yadsınamayacak kadar önemlidir.
AST’nin kuruluşundan bugüne Türk tiyatro tarihinde kendine özgü bir çizgi oluşturduğu söylenir. Bugün AST’nin tiyatroya yaklaşımını, estetik ve düşünsel düzlemde nasıl tanımlıyorsunuz?
AST, 1963 yılından günümüze Türk tiyatrosunun köşe taşlarından biridir. Çizgisini hiç bozmadan ve durduğu yerden sapmadan muhalif tiyatro anlayışının altını “kendine özgü biçimde” çizmeye devam etmektedir.
Tüm bunları yaparken de çağının gerisine düşmeden, yeni düşünsel tiyatro anlayışından uzaklaşmadan, kendi tiyatro estetiğini koruyarak ve geliştirmeye çalışarak sahne üzerinden seyirciyle buluşturmaya devam ediyor. (…)

