JASON HALE İLE TİYATRO ÜZERİNE
Aslı Bilge
Bilkent Üniversitesi Sahne Sanatları Bölüm Başkanı, akademisyen, oyuncu ve yönetmen Jason Hale ile 21 Aralık 2023 tarihinde Ankara’da Bilkent Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirdiğimiz röportajın videosuna buradan ulaşabilirsiniz.
* * *
Türkiye’ye gelmeye nasıl karar verdiniz, sizi Türkiye’ye getiren, sizi çeken neydi?
Türkiye’ye gelmemin iki farklı nedeni var, her şeyden önce eşim Türk. New York’ta 2004 yılında tanıştık ve Türkiye’ye ilk kez 2005 yılında onun ailesiyle tanışmak için geldim. Ama aynı zamanda Seden Edgü ve Oluşum Drama Enstitüsü ile birlikte bir atölye çalışması yapmak üzere davet edildim ve Viola Spolin’in çalışmalarını tanıttım. İkinci olarak, birkaç yıl sonra New York’ta yeni oyuncu atölyesindeki öğrencilerimden Ege Maltepe, İstanbul’da Spolinist‘i başlattı ve beni 2010 yılında bir atölye çalışması yapmaya davet etti. O sırada beni Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Lemi Bilgin ile tanıştırdı ve Tennessee Williams’ın doğumunun 100. yılını kutlamak için bir Tennessee Williams oyunu yönetmem fikri ortaya çıktı. Sırça Kümes‘te (The Glass Menagerie) karar kıldık ve 2011’de o oyunu yönettim.
Sizin bakış açınızdan Türkiye’de tiyatronun handikapları ve avantajları gibi genel bir değerlendirme alabilir miyiz?
Dünyanın her yerinde tiyatroda avantajlar ve handikaplar var. New York’ta ders verdiğim öğrencilerle Türkiye’deki öğrenciler arasında hiçbir fark görmüyorum. Karşılaşılan zorluklar çok benzer. Ancak şu anda Türkiye’ye özgü olduğunu söyleyebileceğim şey şöyle. Dönem dönem sanat ve kültür alanında yıldızı parlayan, dikkati çeken ülkeler oluyor. Türkiye’nin şu anda o dönemde olduğunu hissediyorum; TV-dizi sektörü ve sinema çok canlı ve tüm dünyada izleyici şu anda ilgilerini bu alanlara yöneltmiş durumda. Özellikle Netflix, Disney ve Blu TV gibi uluslararası platformların da Türkiye’den yetenekleri izleyip takip etme fırsatı sunduğunu düşünüyorum.
Türkiye’de gördüğünüz iyi tiyatro örneklerinden bazılarını bizimle paylaşır mısınız? Onlarda ne gördünüz, nelerini beğendiniz?
Türkiye’de son zamanlarda Ankara Devlet Tiyatrosu’nda iyi oyunlar gördüm. En son izlediklerim arasından 12 Öfkeli (Twelve Angry Men)’den etkilendiğimi söyleyebilirim, bence çok iyi bir yapımdı. İstanbul’da çok fazla gidemediğim bazı oyunlar var ama DOT Tiyatrosu çok canlı, çağdaş oyunlar sergiliyor. Tabii ki kendi tiyatromuz, Bilkent Uluslararası Laboratuvar Tiyatrosu (BILT), yeni çağdaş Türk oyunlarını sahneye hazırlıyor ve sunuyor, bu yüzden bu bana gerçekten ilham veriyor.
10 yıldır Türkiye’de Bilkent Üniversitesi’nde tiyatro çalışmaları yapıyor ve eğitimler veriyorsunuz. Türkiye’de tiyatro için neyi hedefliyorsunuz?
Öncelikle sadece bir yıllığına misafir yardımcı doçent olarak geldiğimi söyleyerek başlayayım, daha sonra o yıl içinde benden tiyatro bölüm başkanı olmamı istendi. Eğitim benim tutkum ve bu yüzden Bilkent Üniversitesi bana gerçekten öğrencilere farklı metodolojiler ve oyunculuk eğitim verebileceğim bir imkân sunuyor. Dünyanın dört bir yanındaki üniversite ve akademilerle iş birliği yapabildiğimiz ve kültürlerarası değişimler sağlayabildiğimiz bir okul olmamız beni çok gururlandırıyor. Amacım tabii ki öğrencilere elimden gelen en iyi eğitimi vermek ama onların sadece Türkiye’de değil, Türkiye dışında ve dünya çapında bir dünya sanatçısı olma potansiyellerini fark etmelerini sağlamak.