GEÇEN GÜN ÜZERİNE…
Kumru Yaren Cengiz
“Geçen gün yolda yürüyordum…” Her gün, hepimizin kurduğu ve duyduğu bir cümle başlangıcı bu. Ansızın aklımıza ya da başımıza gelenlerin izah edilme şekli. Beklenmedik anda tezahür edenlerin tanımlanması. Yolda yürüme eyleminin sıradanlığını kıran, o anın niteliğini değiştiren olayların aktarılma biçimlerinden biri.
Hızla küreselleşen dünyada özellikle metropol sakinleri olarak yolda yürümek ile ücra bir kasabada yolda yürümek farklı şeyler elbette. Günümüz şehir yapısındaki hızlı ve kontrolsüz nüfus artışı, güvenlik sorunları ve kaygısı yaşamamıza sebep olan unsurlardan biri. İnsanların birbirini tanımadığı, tanısa bile bunun bir güven ortamı yaratamadığı büyükşehirlerde kalabalıklar içerisinde yalnızız. Yaşadığımız her şeyde yalnızlığımızı hissediyor ve yalnızlığımızdan savunma mekanizması geliştiriyoruz. Kendimiz dışındaki her şeyi öteki görüp ötekinin bize zarar vereceği beklentisiyle yaşıyoruz. Haklıyız. Çünkü daha önce başımıza gelmişti.
Geçen Gün her birimizin toplumsal hayatta her an yaşadığımız kaygıları ve korkuları geleneksel sahneleme kodlarından uzak bir estetik ile tekrar gözlerimizin önüne seriyor. Ses/söz/hareket üçlüsü ile afişte tanıtımı yapılan sahneleme, bu üçlünün ötesine geçiyor. Sahnelemenin unsurlarının her birini, birbirini destekleyecek biçimde kullanırken temeli sessellik üzerinde kuruyor. Ses her şeyi yönlendiren bir merkezde yer alıyor. Fakat hiçbir şeyi silikleştirmiyor ya da hiçbir şeyin geri plana atılmasına sebep olmuyor. Performansçıların hareket dizgeleri, dekorlar, dekorların hareket dizgeleri, metin gibi unsurlar sesin ritmi ve niteliği ile şekil alıyor. Tüm bu unsurlar çok yüksek bir denge içerisinde, sahnelemenin gergin ve dikkat gerektiren atmosferine seyirciyi çekmeyi başarıyor.
(…)