HER ŞEY DEĞİŞİYOR. O HÂLDE ÇOCUK TİYATROSU DA
BU DEĞİŞİMDEN PAYINI ALMALI!
Fehime Nihal Kuyumcu
Dünyamız, son 50-60 yılda belki de tarihinde olmadığı kadar büyük değişimlere dönüşümlere uğradı. Bu değişimin sanattaki yansımaları da hemen kendini gösteriyor. Resimden müziğe, mimariye, modaya, tiyatroya kadar bu değişimleri görmek mümkün. Yeni ifade biçimleriyle kurulan yeni dil, sanatın tüm alanlarında karşımıza çıkıyor. Örneğin çağdaş sanat, başka dil ve ifade biçimleriyle herkesin sanatçı, her şeyin sanat eseri olabileceği vurgusuyla sanatçıyı bulunduğu yerden yeryüzüne indirdi. Bir sergi salonuna girdiğinizde, gözlerinizi kapatıp mekânı dinleseniz; içerde onarım mı var, yoksa bir marangoz atölyesinde misiniz anlamak için bulunduğunuz yeri bir daha sorgulamanız gerekiyor.
“Optik sanatın kısaltması olan Opart bu dönemde ortaya çıktı. Bu hareketle ilişkilendirilen sanatçılar, optik efektler ve illüzyonlar yaratmak için basit çizgileri, geometrik şekilleri ve göz kamaştırıcı renkleri bir araya getirdi. Aynı dönemde Kinetik sanat akımından bir grup sanatçı, sanatın statik bir form olma durumuna meydan okumak için motorları, hareketli unsurları, enerji kaynaklarını ve izleyici etkileşimini kullandı. Bu iki akım tarihsel olarak her iki alanda da çalışan birçok sanatçıyla ilişkilidir, ancak aynı zamanda katı geometriler ve düzenli ritimlerden daha organik formlara ve kaotik yapılara kadar çok çeşitli sanat eserlerini ortaya çıkaran ve bazen görünüşte zıt fikirleri bir araya getiren bağımsız yaklaşımlar olarak da görülmelidir.”
Sergi gezerken yaptığınız bir hareket, çıkardığınız bir sesle karşınızdaki eserin harekete geçtiğini görüyorsunuz. Artık durağan, yüzyıllardır formunu, rengini, yerini koruyan sanat eserleri, her ziyaretçi ile yeni bir forma bürünüyor, yeni renkler ve ışık huzmeleriyle yeni bir biçim alıyor. Bu bağlamda eserler, izleyenin de aktif katılımını bekliyor ve her alımlayanla eser yeniden üretiliyor.
Başa dönecek olursak; yukarda dile getirdiğimiz tüm özelliklerin temelinde sanat, estetik kaygılar ve didaktizm yerini ve önemini koruyor diyebiliriz. (…)